üstkattaki

“Çünkü Türklük şuur ve gururun bunu gerektiriyor Nurettin.” – Mehmet Dinler

Geçen sezonun ses getiren oyunlarından olan Üst Kattaki Terörist bu sezon son oyunlarını oynuyor. Belki de en önemlilerini. Kasım ayı boyunca her Çarşamba, İkincikat’ın sahnesinde seyirci karşısına çıkacak. Geçen yıl kaçıranlar için son ve çok önemli bir fırsat bu. Bazı kitaplar vardır, okuduğun döneme göre içinden alacakların değişir ya hani öyle bir oyun Üst Kattaki Terörist çünkü. Üstelik izlemek için daha iyi bir dönem düşünemiyorum.

üst1

Özellikle yaz başından beri ülkenin içinde bulunduğu siyasal sürecin tetiklediği Türk-Kürt çatışması oyunda nefis bir şekilde ele alınıyor. Abisini askerde mayına bastığı için kaybeden Küçük Faşo Nurettin’in üst katına taşınan Kürt öğrenci Semih’le kurduğu ilişki ülkede zaten olanın ya da olması gerekenin bir özeti gibi. Ne Türk övgüsü var ne Kürt övgüsü ne de ikisinin yergisi. İnsanların iyi ya da kötü özelliklerinin milletlerine bağlı olmadığı, insanın Türk’ten ya da Kürt’ten önce “İnsan” olduğu, arkadaşlıklarının ya da aşklarının da milletinden değil, insan olma özelliğinden kaynaklandığını anlatıyor oyun bize. Doğrusu ve son dönemde tekrar aklımıza sokmamız gereken şey de bu değil mi zaten?

üst2

Emrah Serbes’in hikayesinden uyarlanan oyunun rejisi, işi hikayeye ve oyunculuklara bırakacak kadar basitken, kendi imzasını atacak kadar da etkili. Birbirinden ufak nüanslar ve içinde yaşanan acılarla ayırt edilebilen iki evin resmi oyun bittikten sonra aklınıza kazınıyor. Konu güzel, metin güzel, reji de güzel, peki daha ne olsun? Bir de oyunculuklar olsun değil mi? Üst Kattaki Terörist kadrosu oyunculuk anlamında bir oyunun olabileceği en uç noktalardan birinde duruyor. Nurettin’i oynayan başroldeki küçük Denizhan Akbaba o yaşta bu kadar zor bir karaktere gerçekten bürünebilmesiyle göz dolduruyor. Düşmanı Semih’e hayat veren Bedir Bedir gerçekten de karakterine hayat veriyor. Sazıyla ve sesiyle de kulaklarımıza hayat veriyor. İkisinin arasındaki köprü olan Evin’i canlandıran Gözde Kocaoğlu bu ikilinin arasında hiç sırıtmıyor. Gerilimli sahneleri yumuşatıyor. Ama en özeli anne rolündeki Banu Barutçugil. Oyunu ilk izlediğimde gerçekten ona kilitlenip kaldığımı hatırlıyorum. Defalarca kez izledim ama pek bir şey değişmedi, o etkileyicilik hiç değişmedi. Tek kelimeyle, muhteşem bir oyunculuk dersi gibi.

Telefon konuşmaları, yeminler, kavgalar, şarkılar, espriler, adaylıklar, ödüller… Her şeyin muhteşem bir doğruyu anlatmak için uğraştığı Üst Kattaki Terörist’i kaçırdıysanız bu defa aynı hataya düşmeyin. Son şansınızı iyi kullanın.

Twitter/MrKupir

Reklam